11 Mayıs 2012 Cuma

Bazı sorulara cevaplar

Size kendimle ilgili sayfalarca yazabileceğim gibi aynı zamanda da tek kelime edemem.Şimdi buraya bir şeyler karaladım.Gözünün gördüğü üzere gereksiz uzun.Vaktin varsa oku.Ben yine de tavsiye etmem.Benimle ilgili bir şeyler öğrenmiş olacaksın.Ne gerek var ki?


Sabahları nalet uyanırım.Aslında pek de sabahları uyandığım söylenemez genelde öğlen ve ya akşam.Neyse bu lanet bir şekilde uyandığım gerçeğini değiştirmez.Kendime gelene kadar süren bişey.En temel sebebi alerjik astımım.Kahvemi içip ayıldıktan sonra hafif hafif neşelenmeye başlarım.İnsanlarla sabahları kocaman bir gülüşle günaydınlaşmaya özen gösteririm, bazen başka bir boyuta geçip fark etmediysem karşımdakinden gider özür dilerim.Soluk gözükmemin sebebi; ten rengim soluk ve vücudumdaki magnezyum oranı bir kısmınızdan eksik olduğundan.Ama hasta falan değilim.Makyaj yapmaya özen gösteririm.Yanaklarımda allık olduğunda normal ten rengine sahip olanlardan bir farkım yokmuş gibi hissederim.

Canım sıkkınken odamdan çıkmam.Film izlerim, müzik dinlerim.Ve bu döngü içinde saatlerimi yatağımda geçiririm.Sessiz kalmak, gizli yerlerde ağlamak, içten parçalanmak tercihimdir. (tabii birileri beni, ben sana bişey mi yaptım?’ a zorlamıyorsa.)Doğal alanda nefes almaya country ve klasik müzik dinleyerek kendimi daha iyi hissetmeye çalışırım.Acıklı melankolik müzikleri sevmem.Kendine acıyan, melankolik buhranlı insanlardan hoşlanmam.Nefret de etmem ama yanaşmamaya çalışırım.Bazen durgun olduğum için dışardan bakanlar bende de sıkıntılı bir kişilik sezer.Konuştuğum ve güldüğüm zamanlar da tam aksi canlı, hayat doluyumdur.Asosyal bir insan olmadım hiç bir zaman.Her zaman istediğimde yanımda bulduğum arkadaşlarım, olmadı benle zaman geçirmek isteyecek bir kaç insan illaki buldum.Evde vakit geçirmeyi genelde sevmem.Nedeni kendimle baş başa kalmaktan hoşlanmamam.Kimileriniz benim için çok sosyal, sürekli birileriyle bir yerlerde sürtüyor diyebilir, doğrudur.Yaptığım tam olarak bu.Ama bunun nedeni bir arkadaşıma da dediğim gibi 'aslında insanlara katlanamamam ama kendime hiç katlanamıyor olmamdır.' Kulağa klişe gelecek belki ama kalabalık içindeki yalnızlardanım anlıyacağınız.Yine de insanların yanında olmak bana iyi geliyor.Sanırım bu öylesine insanların yanında yer almamamdan kaynaklanıyor.Yani yanında yer aldığım insanlar her zaman benim için değerli insanlardır ve yanlarında olunca gerçekten gülümsediğim anlar yakalayabiliyorum kendimde.Ben bile kendime katlanamazken bana katlanabilen ve bunu konuştuğumuzda bana her zaman katlanabileceğini söyleyen insanlar var hayatımda.Mutluluk diye birşey gerçekten varsa ve hakkında konuşulduğunda siz tanımını bir sürü farklı şekilde açıklıyor olsanız da bende cevabı bu yaşadığım şeyden farklı bir şey değildir.


Dargınlıklarım ya da kırgınlıklarım karşımdaki bana sırıtana veya bir şey söylene kadardır.Bu sefer konuşmayacaksınlı mesajları kendime atıp dursam da, o an geldiğinde su ürünü gibi cıvırım.Çok utandığım zamanlarda çok havalı gözükürüm.Kafamla kendimi kasmaktan garip bir hareket yaparım.Cinnet geçirmeden önce ise öyle bir relaks olurum ki kimse saldırıyı önceden algılayamaz.(daha öncekilerini görmüşler hariç)  

Yemyeşil gözlerim vardır ama hayatı gri görürüm.Bilirsiniz siyah ya da beyaz netliğinin dışında kalan gri belirsizliği diye bir şey var.Heh işte siz bilirsiniz ben ise grilerde yaşarım.Bunun nedeni, yaşadıklarım, çoğunlukla yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımdır.'Uktelerimiz var' ne bicim kullanıcı adı, ne demek diyorsunuz ya hani bazen gelip de bana.İşte yaşamak isteyip de yaşayamadıklarım içimde ukte diyorum ben de.Sonra da neymiş o ukteler diyorsunuz, demeyin o konu çok uzun.


Çok düşünürüm, belki de çoğunuzun düşünüşünün toplamı kadar.Gün içinde düşünmediğim an yoktur.Sizle konuşurken bir giderim.Beni dinlemiyor musun? dersiniz üzülürüm.Bilerek yaptığım bir şey değildir çünkü bu.Sonra ne düşündüğümü merak edersiniz -anlat dersiniz.Anlatmak istemem.Üstelersiniz.Üstelemesiniz sizi daha çok seveceğimi nerden bileceksiniz ki?Düşünme kafanın içinde gerçekleşen bir şey.Ve ben çoğunuza göre daha fazla kafasının içinde yaşayan bir kızım.Düşündüklerim memleket meseleleri değil ki.Öğrendiğinizde iyi ki üstelemişim demiyeceksiniz.Söylediğimde size de saçma gelecek.Niye öğrenmek istiyorsunuz ki.Çok merak ediyorsanız genel olarak başka bir yeri, başka bir insanı düşünüyorumdur o an.Mesela yemek yiyorumdur o an karşılıklı gülüyorumdur.Yolda yürüyorumdur.Sinemadayımdır belki, belki bir yatakdayımdır.Olamayışları düşünüyorumdur ya da olabilitesi olan bir şeyleri.Liste böyle uzar gider.Ama benim kafamda uzar gider işte niye sizin kafanızda da düşünülmesini isteyeyim ki? 




İnsanlarla genelde hata yaptıklarını düşündüğümde, şahit olduğum yada deneyimlediğim bir hatanın aynısını yapıp sonrasında üzülmesinler diye düşündüğümde konuşur ikaz ederim.İlgilendiğim kısmı bu kadardır.Bilim buna kollama güdüsü diyor.Uyarırım, gerisine karışmam.Yada benden dışardan bir yorum istendiğinde kırmam, düşüncemi söylerim.Ama kendi ilişkilerine başkalarını karıştıranları pekte olgun bulduğum söylenemez.Acının sessizce yaşanmısını söyleyen büyüklerimizin bir diğer öğretiside çiftlerin özel durumlarının çaktırılmamasıdır.Kısaca bizim nezdimizde acının da kavganında ortada avaz avaz yaşanması görgüsüzlüktür.Ben yine de çok görgüsüzce bulmamasamda tuhaf bulurum.Deli mi be bunlar derim.Kaşlarımı kaldırır bi şaşırırım.

İnsanları sınıflarına göre yaşadıkları semtlere göre ayırmam zerre umurumda değildir.Biri  ay varoş kelimesini kullandığı an kendini geliştirememiş ve düzenin pençesine düşmüş bir birey statüsüne girer gözümde.Başka bir halktanmış gibi davranmaya çalışanlara sinirlenmem sistemin gerçekliğinin farkındayım çünkü, öfkemi sisteme yöneltirken vaşingtınlı arkadaşlarıma içten içe üzülürüm.Arada wer er yu from dememek için kendimi zor tutarım. 

Kalbi siyah insanlardan, sabah ezanından ve clementine çizgi filmi dışında hiç bir şeyden korkmam.Uzun uzadıya dinleyemem sizi, ve çoğunlukla anlattıklarına 'ya öyle mi?' şeklinde bir cevap veriyorsam zaten çok önceden bildiğin bir şeyi söylüyorsunuzdur bana.

Diyeceğim şudur ki;  herkes can yakmayı, kalp kırmayı, hor görmeyi veya görmemezlikten gelmeyi  bilir.Hele ki sizden yaşça büyük, sizden çok yer, çok hayat, çok insan, çok beden görmüş biri bunu nasıl becerebilir sizin hayal gücünüze kalmış.Ama bir dünya görüşümüz hayata bir bakışımız var sabır çekiyoruz.Kaldı ki en temiz yanımızı da size sömürteceğiz diye bir kaide yok.O sebeble kof kof ukalalıklar, cıvıklıklar yapmayın.

''Bu kadar okudum, bu kadar insana emek harcadım, bu kadar kendime emek harcadım, bu kadar hayata tanıklık ettim.Böyle mücadele ettim.Bu kadar insana değer verdim, bu kadar insana kalbimi açtım, bu kadar insanı düşündüm, gerçekten düşündüm.Kalbini kırmamak için uğraştım.Ve hala yapacak üretecek çok şeyim var'' diyebilecekseniz, sadece karıya kıza yeni basmakalıp tarzlara merak duymak yerine, hayata insana merakla bakıyorsanız eğer bu vakitten sonra muhattabımsınız.
Gerisinin alayı Fıss..  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder