8 Temmuz 2012 Pazar

Nefes Darlığı

Bazen öyle zamanlar oluyor ki; 
O en çok sizi anlatan, kendini anlatamıyor. 
Yazıyor, yazıyor, yazıyor. 
Sonra siliyor her şeyi.
Fırlatıyor elindeki bardağı. 
Basıyor çığlığı. 
Evde kimse yok.
Olunca susuyor. 
Hemde öyle bir susuyor ki.
Annesi onun için endişeleniyor.

Bazen öyle anlar geliyor ki; 
O en halden anlayan, bulamıyor ne diyeceğini. 
Kanlı gibi bütün kelimeler, yan yana getiremiyor.
Ağlıyor. 
Ne yapsın?
Ağlıyor işte. 
Boğazı nasıl da ağrıyor, yutkunamıyor.
Midesi çok bulanıyor.
Kesseler acımaz gibi olur ya hani, o ufacıktır.
Bunlara dayanamıyor. 
Yoruluyor, üzülüyor, tükeniyor.

Öyle bir an oluyor ki;
O en sevgi dolu, alsın istiyor bir silah, 
Dayasın o kötü kalplilerin kafasına, uçursun beyinlerini.
Bazen öyle şeyler yaşıyor ki; kan çanağı gözlerini kapatamıyor. 
Bir kibrit çaksın istiyor,
Yaksın bütün dünyalarını, canını yakanların. 
Gırtlaklarına yapışsın. 
O nefes alabiliyor mu, onlar da alamasın. 
Ya da saplasın karınlarına bıçağı. 
Üzülür mü sanıyorsun?

Boşversene, zaten kötülere hiçbir şey olmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder