29 Nisan 2012 Pazar

Nisan'ın son günü.



Sonsuz bir yaşam düşünmüyordum hiç bir zaman
Çünkü o zaman kendimden tiksinebilirdim.
Bu yüzden hiç olmaktansa var olmak istiyordum.
Kısa bir zaman diliminde bile olsa; bir yerde, birinde var olmak.
Kulağa basit geliyor.
Ve güzel.

Hayat denen şey tesadüften mi ibaretti?
Yoksa,
Şuursuzca bile olsa aklından geçirdiğin an sana doğru gelmesine biz mi tesadüf diyorduk?
Açıkçası tesadüfün ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok.
Sadece derin anlamlar yüklediğinizi biliyorum.
Yapmayın.

Bir de fotoğraflara, fotoğraftaki insan karşınızda size bakıyormuş gibi bakmayın.
Bazen donuk bir fotoğraf karesi sizde canlı bir nefesten daha fazla heyecan uyandırabiliyor.
O fotoğrafa uzun uzun bakıp;
-Her şey düzgün de bir kalbi mi değil yani? diye düşünüyorsunuz biliyorum.
Düşünmeyin.

Var olan sorunlar var, görmek istemiyorsunuz farkındayım.
Ama var olan bir sorunu en fazla ne kadar görmezden gelebilirsiniz ki?
Kaçmayın.


Bazılarının bazılıklarına bazılaşmak diye bir şey var.
Ve bu şey diğer her şeyden daha fazla can sıkıcı onu da biliyorum.
Ama siz yine de canınızı sıkmayın.

Ve şunu da unutmayın ki,
(Nisan tahrip eder, yıkıntılar Mayıs'a kalır)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder