30 Eylül 2012 Pazar

Eylül'ün Son Günü

Göğüs Kafesi

Hava bugün pek sıcak,
Tüm camlar açık, cereyan yapıyor.
Koltukta televizyon karşısında, kafası kucağımda portakal soyuyorum.
Dişleri kamaşıyor, dudaklarımla paylaştığı portakalı ısırken.
Suratındaki büzüşmüş ifade hoşuma gidiyor, gülüyorum.
Dişleriyle oynuyorum parmak uçlarımla.
Bu da onun hoşuna gidiyor, parmak uçlarımı ısırıyor dişleriyle.
Yüzünde hınzır bir ifade var şimdi.
Doğrulup kucağımdan boynuma uzanıyor.
Islak bir öpücük.
Yanımda kalması için vereceğim şeylerin listesini yaptım.
Herkes öldü,
Gökyüzü yandı.
Ve geriye sadece yatak kaldı.
Şimdi istediğim tek şey, tenimin sırdaşı olması.

Daha önceden yazdıklarımı okumuş gibi,
Gözlerimin yeşilinden, öyle doğru bir şekilde öptü ki dudaklarında bir orman filizlendi.
Ormanın ağaçlarının dalları ikimizin etrafını sardı.
Nefesini ensemde hissediyorum.
Soluk alış verişi hızlandı.
Kalbinin atış ritmi bozuk ama benim için bozulduğunu bilmek güzel.
''Sana maruz kalmak istiyorum.'' dedi, ona maruz kalmayı nasıl istediğimi bilmiyormuş gibi.
Ayaklarımın altından tenimi iştahla öpmeye başlayan dudakları,
Bacaklarımdan göğüslerime kadar her bir noktamla buluştu.
İstemdışı kısa bir inlememle,
Göğüs kafesime yakın bir yerde duraksadı.
Yüzünü yüzüme çekmeye çalıştım, yüzünü sakladı.
''Kendini benden saklama.'' dedim.
''Kendimi senden saklamak mı, saklanmak istediğim tek yer koynun.'' dedi.
Koynuma iyice bastırdım onu.
Öyle sıkı bastırdım ki; içime, tenimin altına geçti.

Daima orada saklıycam onu
...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder